Suç gelirlerinin aklanması ve terörün finansmanı ile mücadelenin en önemli araçları, etkin bir şüpheli işlem bildirim sistemi ve müşteri kabul politikasına uygun olarak yürütülen, belge ve bilgilere dayalı müşterinin tanınması sürecidir. KYC (“Know Your Customer”) politikaları ise, mali suçlarla mücadelede finansal hizmetler sunan finansal kuruluşların mevcut ve yeni müşterilere ait potansiyel riskleri tespit etmesi ve önlemesi için önemli işlevlere sahip kurallar bütünüdür. Müşteri kabul süreci, kara para aklama ve terörün finansmanı riskini içeren şüpheli faaliyetlerin tespit edilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. KYC’nin önemi Avrupa Birliği Direktiflerinde ve Kara Para Aklamanın Engellenmesine Yönelik Mali Eylem Görev Gücü (FATF) tekliflerinde de ayrıca düzenlenmiştir. Türk mevzuatında ise, aklama ve terörizmin finansmanıyla mücadele kapsamında önleyici tedbirleri almakla mükellef olan yükümlüler; 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun’da (“Kanun”) sektörler itibarıyla, Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelik’te (“Tedbirler Yönetmeliği”) tek tek sayılmak suretiyle belirtilmiştir. Bu kapsamda yükümlüler, müşteri kabul politikasına uygun olarak, suç gelirlerinin aklanması ve terörün finansmanı bakımından taşıdığı riskler nedeniyle bankacılık hizmeti verilmeyecek kişi ve kuruluşların müşteri olarak kabul edilmesinin engellenmesini, yüksek riskli olduğu kabul edilen kişi ve kuruluşların ise ancak diğer müşterilere göre daha yüksek güvenlik tedbirleri ve onay mekanizmaları uygulandıktan sonra kabulünü sağlamakla yükümlülerdir.
Yükümlülerin, müşterileri ve müşterilerinin faaliyetleri ile ilgili olarak yeterli düzeyde bilgi sahibi olması için müşterini tanı tedbirlerini almaları gerekmektedir, zira yükümlüler, kendileri nezdinde yapılan ve aracılık ettikleri işlemlerde işlem yapılmadan önce, işlem yapanlar ile nam veya hesaplarına işlem yapılanların kimliklerini tespit etmek zorundadırlar. Müşterini tanı tedbirleri, Tedbirler Yönetmeliği’nin 5 ila 26/A maddelerinde sayılmış olup aynı Yönetmeliğin 5 ila 14’üncü maddelerinde düzenlenmiş kimlik tespiti yükümlülüğünü içeren tedbirler bütünüdür. Kanun’un “Müşterinin tanınması” başlıklı 3’üncü maddesinin 1’inci fıkrasında “Yükümlüler, müşterinin tanınmasına ilişkin esaslar kapsamında; kendileri nezdinde yapılan veya aracılık ettikleri işlemlerde işlem yapılmadan önce, işlem yapanlar ile nam veya hesaplarına işlem yapılanların kimliklerini tespit etmek ve gerekli diğer tedbirleri almak zorundadır.” hükmüne yer verilmiş; aynı maddenin ikinci fıkrasında ise “Kimlik tespitine esas belge nevilerini belirlemeye Bakanlık yetkili olup, kimlik tespitini gerektiren işlem türleri, bunların parasal sınırları ile müşterinin tanınmasına ilişkin ve konuyla ilgili diğer usûl ve esaslar yönetmelikle belirlenir.” denilmek suretiyle müşterinin tanınması yükümlülüğüne ilişkin birçok düzenlemeleri içeren detaylar Tedbirler Yönetmeliği’ne bırakılmıştır. Ana hatları ile belirtmek gerekirse, gerçek kişiler bakımından kişinin adı, soyadı, T.C. kimlik numarası, doğum yeri ve tarihi gibi bilgiler müşterinin tanınması için temel bilgiler iken, tüzel kişiler bakımından ise unvan, vergi kimlik numarası, tüzel kişinin bulunduğu adres gibi bilgiler müşterinin tanınması adına temel bilgileri oluşturmaktadır. Müşterini tanı tedbirleri kapsamında; teknolojik risklere karşı tedbir alınması, riskli ülkelerle ilişkiler ve sıkılaştırılmış tedbirler şeklindeki tedbirler hem finansal kuruluşlarca hem de finansal olmayan belli iş ve mesleklerce (FOBİM’ler) yerine getirilmeli iken; üçüncü tarafa güven ilişkisi, muhabirlik ilişkisi ve elektronik transferlere yönelik tedbirler sadece finansal kuruluşlarca yerine getirilecektir.
Standart müşteri tanı tedbirleri kapsamında asgari olarak yükümlüler tarafından yapılması gereken tespitlere aşağıda yer verilmiştir:
-Müşteri kimliğinin, adres teyidinin, gerçek faydalanıcının, yetkilendirilmiş temsilcilerin yasal mevzuat kapsamında tespiti ve teyidi,
-Müşterilerin, uluslararası yaptırım listelerinde yer alma risklerine karşı (ülke risk değerlendirmesi dahil) taranması,
-Müşteri ve müşteri ile ilişkili tarafların siyasi nüfuz sahibi veya siyasi nüfuz sahibi ile bağlantılı olup olmadığının tespit edilmesi,
-Müşteri ve müşteri ile bağlantılı tarafların, uluslararası yaptırımlar kapsamında kabul edilen çok yüksek riskli ülkeler ile ilişkili olup olmadıklarının araştırılması,
-Herhangi bir 3. kişi adına ve/veya hesabına hareket edilip edilmediğinin tespiti,
-Olağandışı işlemlerin tespit edilmesine yönelik olarak müşteri işlemlerinin izlenmesi,
-Gelir kaynağının tespiti ve teyidi,
-Yükümlü ile çalışılmasının gerekçesi ile ilgili bilgilerin alınması.
Müşteri kabulü sırasında veya sonradan yapılacak risk değerlendirmesi sonucunda, yükümlü tarafından riskli olarak kabul edilen müşteriler için ayrıca artırılmış müşteri tedbirleri uygulanır.
Artırılmış müşteri tedbirleri kapsamında asgari olarak yükümlüler tarafından yapılması gereken tespitlere aşağıda yer verilmiştir:
– Müşterinin, gerçek faydalanıcının, yetkilendirilmiş temsilcinin (şirket yapısı dahil) kimlik tespiti ve uluslararası yaptırım listelerinde yer alma risklerine karşı filtrelenmesi,
– İlgili iş kolu yönetimi/üst yönetim tarafından müşteri ilişkisine onay verilmesi,
– Müşterinin, gerçek faydalanıcının, servetinin tespit ve gerekli durumlarda belge üzerinden teyit edilmesi,
– Müşteriye ait fon kaynaklarının ve/veya sermayenin kolay ve tatmin edici şekilde doğrulanıp doğrulanmadığının tespiti ve gerekli durumlarda belge üzerinden teyidi,
– Yükümlü ile çalışılmasının gerekçesi ile ilgili bilgi ve belgelerin incelenmesi.
Sonuç itibariyle KYC politikaları, bir diğer deyiş ile “Müşterini Tanı” prensibi birçok gerçek ve tüzel kişinin izlemesi gereken; suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesi amacıyla oluşturulan düzenlemelerde yükümlü olmaları nedeni ile kimlik tespiti süreçlerini sağlamakla sorumlu kılınmış yükümlülüklerdir. Unutulmamalıdır ki, KYC politikaları her işlem için gerekli olmayan ve fakat bazı şartların varlığı halinde (belirli limitlerin üzerindeki işlemlerin mevcudiyeti veya şüpheli işlemin varlığı gibi hallerde) yürütülen süreçlerdir. KYC süreçlerinin nerede ve ne şekilde yapılacağı ise Yönetmelik uyarınca da gerçek kişiler bakımından uzaktan da yapılabileceğinden bahisle, yüz yüze yapılmak durumunda değildir.
KAYNAKÇA ve MEVZUAT:
- Masak Tarafından Hazırlanan Finansal Kuruluşlar İçin Müşterinin Tanınmasına İlişkin Esaslar
- 5549 Sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun
- 4208 Sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanun
- 6415 Sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun
- Suç Gelirlerinin Aklanmasının Ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelik
- Suç Gelirlerinin Aklanmasının Ve Terörün Finansmanının Önlenmesine İlişkin Yükümlülüklere Uyum Programı Hakkında Yönetmelik
- Aklama Suçu İncelemesi Hakkındaki Yönetmelik
- Hamiline Yazılı Pay Senetlerinin Merkezi Kayıt Kuruluşu Bildirilmesi Ve Kayıt Altına Alınması Hakkında Tebliğ
- Terörün Finansmanına Yönelik Şüpheli İşlemlerin Bildirimi Genel Tebliği
- Mali Suçları Araştırma Kurulu Genel Tebliği (Sıra No: 5)