Elektronik Para Kuruluşlarının nezdindeki elektronik para hesaplarındaki meblağların hesap sahibine ait olmayan 3. kişilere ödenmesi taleplerine ilişkin olarak verilecek cevaplar ve alınması gereken aksiyonlar hakkında hukuki analizler aşağıdaki gibidir:
Elektronik Para Kuruluşunun bir ürünü olan ve bünyesinde birden fazla bankanın sanal posunu barındıran sanal pos sistemini kullanmakta olan bir üye işyerinin Sanal Pos kullanımından doğan tahsilat alacaklarının (Elektronik Para Kuruluşu tarafından süresi geldiğinde kendisine ödenmesinden doğacak alacağının) pos kullanıcısı üye işyerinin Elektronik Para Kuruluşundan olan alacaklarının bir hesaba ödenmesi talebinden kaynaklanmaktadır.
1. TARAFLAR ARASINDA YAPILAN SÖZLEŞMEDE TEMLİK YASAĞI OLUP OLMADIĞI HUSUSU
Elektronik Para Kuruluşunun ‘borçlu’ ve pos kullanıcısı üye işyerinin ‘alacaklı’ olduğu taraflar arasındaki sözleşmede “Taraflar diğer tarafın yazılı onayı olmadan doğrudan veya dolaylı olarak tamamen veya kısmen sözleşmeyi ve sözleşme konusu hak ve yükümlülüklerini başkalarına devir ve temlik edemez.” şeklinde bir hüküm içermesi halinde üye işyeri, Elektronik Para Kuruluşunun onayı olmaksızın Elektronik Para Kuruluşundan olan alacağını bir üçüncü kişiye devir veya temlik edemez.
Alacaklı ile borçlu arasında yapılan devir yasağı mutlak nitelik teşkil etmemektedir. Nitekim alacaklının şahsı ile çok yakından ilgili olan alacakların devri hukuki ilişkinin niteliği itibari ile mümkün değildir. Örneğin nafaka alacağı, vekalet sözleşmesinde vekilin borcu gibi alacaklar alacaklının kişiliği ile sıkı sıkıya bağlı olduklarından devre konu olamazlar.
Bununla birlikte alacağın Üye İşyerinin kişiliğine sıkı sıkıya bağlı ve tamamen alacaklının tüzel kişiliği ile çok yakın ilişkisi bulunmadığından devre konu olabileceği değerlendirilmektedir.
2. BORÇLU AÇISINDAN ALACAĞIN DEVRİNİN İNCELENMESİ
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Madde 183’e göre;
“Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir”
Kanundaki tanımına göre üye işyeri, Elektronik Para Kuruluşu ile olan sözleşmesine göre eğer Elektronik Para Kuruluşunun olan alacağını Elektronik Para Kuruluşunun muvafakatına gerek olmaksızın 3. bir kişiye devredebilirse bu sayede alacağı devralan daha önceden üye işyerine ait olan alacak hakkını kesin olarak iktisap eder. Bu alacak üzerinde tasarruf etme hakkına sahip olur. Alacağı devralan, alacaklı (pos üye işyeri) yerine geçer.
Alacağın devriyle alacaklı bir borç ilişkisinden doğan alacağını bir 3. kişiye devreder ve eski alacaklının yerine geçer. Alacağın devrine borçlu katılmaz. Bu nedenle devir için borçlunun muvafakatına ihtiyaç yoktur. Borçlunun böyle bir devirden haberdar olması da gerekmez.
ALACAĞIN DEVRİNİN BORÇLU BAKIMINDAN DOĞURDUĞU SAKINCALAR
Borcu yeni alacaklıya ifa etme zorunluluğu olan Borçlu haberi olmadan yapılan temlikten olumsuz yönde etkilenebilir. Eğer devir Borçluya bildirilmeksizin yapılmış ise borçlu devirden haberdar olmadığı için önceki alacaklıyı alacaklı sayabilir. Bu kapsamda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Madde 186; “Borçlu, alacağın devredildiği, devreden veya devralan tarafından kendisine bildirilmemişse, önceki alacaklıya; alacak birkaç kez devredilmişse, son devralan yerine önceki devralanlardan birine iyi niyetle ifada bulunarak borcundan kurtulur.” demektedir.
Devrin tarafımıza bildirilmesi bir ihbar niteliğindedir. Alacağın devri kabulü zorunlu olan bir irade beyanı değildir. Devir beyanı tarafımıza bir ihbarname ile ulaşmakla hüküm ve sonuçlarını doğurur. Bildirimin geçerliliği herhangi bir şekil şartına da bağlı değildir. Dolayısı ile bildirimin Noterden ya da mail yolu ile yapılması hüküm ifade etmez. Bu nedenle borçlu bakımından kendisine bildirilen alacaklıya borcun iyi niyetle ifası ile borcundan kurtulmuş olur.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Madde 183/2’ye göre; “Borçlu, devir yasağı içermeyen yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı devralmış olan üçüncü kişiye karşı, alacağın devredilemeyeceğinin kararlaştırılmış bulunduğu savunmasını ileri süremez.”
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Madde 19/2’ye göre; “Borçlu, yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı kazanmış olan üçüncü kişiye karşı, bu işlemin muvazaalı olduğu savunmasında bulunamaz.”
Borçlu yukarıdaki hükümlerle kendisine tanınan temlik yasağı ve muvazaaya ilişkin def’i hakkı yönünden bir sınırlamaya tabi tutulmuştur.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Madde 19/2 ‘ye göre yazılı borç ikrarına güvenerek alacağı iktisap eden devralana karşı borçlu *muvazaa iddiasında (**def’inde) bulunamaz. Burada devralanın iyi niyeti korunmaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Madde 183/2’ye göre de devir yasağını içermeyen ve hatta temlik yasağı olsa bile bundan feragat edildiğini içeren şekilde somut olaydaki gibi bir devir teyit yazısına güvenerek alacağı iktisap edecek olan devralana karşı Elektronik Para Kuruluşu, pos sözleşmesindeki alacağın devri yasağını ileri sürmek suretiyle ifadan kaçınamayacaktır.
Sonuç itibariyle yukarıda anlatılanlar ışığında alacağı devralan tarafından gönderilen bir “ALACAĞIN DEVRİ TEYİT MEKTUBU” nun Elektronik Para Kuruluşu yönünden alacağın devralana taahhüt edilmesi anlamına gelmediği yönünde revize edilmesi gereklidir. Aksi halde taraflar arasındaki pos hizmet alım sözleşmesi sebebiyle Elektronik Para Kuruluşunun üye işyerine her daim borçlu durumda olacağı, “ALACAĞIN DEVRİ TEYİT MEKTUBU” tutarı kadar üye işyerine olan borcunu devralana taahhüt ettiği anlamına gelmemesine özen gösterilmesi gereklidir. Aksi halde Elektronik Para Kuruluşu kendisine ait def’ileri ileri sürme kabiliyetini kaybedebilecektir.