Türkiye’deki icra ve iflas hukuku, 1932 yılından bu yana yürürlükte olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK) ile düzenlenmektedir. Yaklaşık bir asırdır uygulanan bu kanun, zamanla yapılan çok sayıda değişiklikle nedeniyle sistemin bütünlüğü zedelenmiştir. Günümüzün ihtiyaçlarına cevap verebilmek ve sistemdeki dağınıklığı gidermek amacıyla 9/2/2015 tarih ve 39510391-2015- 271.01-01-99 sayılı Bakan Oluru’yla oluşturulan İcra ve İflas Kanunu Bilim Komisyonu çalışmasının sonucu hazırlanan “Cebrî İcra Kanunu Taslağı” ile köklü bir reform amaçlanmaktadır. Bu yazıda yeni taslağın öne çıkan ve 2004 sayılı İİK’dan farklılaşan temel özellikleri karşılaştırmalı olarak incelenmiştir.
İcra ve İflas Teşkilatı
Yeni taslak, icra ve iflas teşkilatını daha net bir şekilde tanımlayarak, icra daireleri, iflas daireleri ve icra mahkemeleri arasındaki görev ve yetki karmaşasını azaltmayı amaçlamaktadır. En önemli değişikliklerden biri, iflas davalarına bakmakla görevli müstakil İflas Mahkemeleri’nin kurulmasıdır. Bu sayede, iflas ve konkordato gibi külli icra süreçleri, bu alanda uzmanlaşmış mahkemeler tarafından daha etkin bir şekilde yürütülecektir. Ayrıca, icra ve iflas müdürlüklerine ek olarak, iş yoğunluğunun fazla olduğu yerlerde “İcra ve İflas Daireleri Başkanlığı” kurulması öngörülmektedir.
Hukuki Sorumluluk ve Cezai Yaptırımlar
Taslak, icra organlarının hukuki sorumluluğunu yeniden düzenlemektedir. İcra ve iflas daireleri görevlileri, iflas idare memurları ve komiserlerin görevlerini yerine getirirken verdikleri zararlardan dolayı açılacak tazminat davalarının doğrudan kendilerine karşı değil, Adalet Bakanlığı aleyhine açılmasını düzenlemiştir. Bu, icra personelini gereksiz davalardan korumayı amaçlayan önemli bir yeniliktir. Öte yandan, yargılama sürecini kötü niyetle uzatan taraflara karşı caydırıcı olması için, tazminat davası esastan reddedilen davacılara disiplin para cezası verilmesi de öngörülmektedir.
Cezai yaptırımlarda da önemli değişiklikler bulunmaktadır. Özellikle mal beyanında bulunmama veya gerçeğe aykırı beyanda bulunma gibi eylemlere yönelik cezalar artırılmıştır. Malvarlığının kasten eksiltilmesi suçu, hapis ve adli para cezasıyla cezalandırılırken, taksirle eksiltilmesi de ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Ticareti terk edenlerin yükümlülüklerine aykırı davranması halinde de hapis ve adli para cezaları öngörülmektedir.
Takip Türleri ve Usullerindeki Değişiklikler
- İlamlı İcra: En köklü değişikliklerden biri, ilamların icrasına ilişkindir. Taslak, ilk derece mahkemesi kararlarının kural olarak istinaf yoluna başvurulmadıkça veya istinaf başvurusunun reddine karar verilmedikçe icraya konulamayacağını belirtiyor. Ancak, nafaka, işçi alacakları ve bedensel zarardan kaynaklanan tazminatlar gibi bazı istisnai durumlarda bu kararlar, kanun yolu açık olsa dahi icra edilebilir. Bu düzenleme, hukuki kesinleşme sağlanmadan haksız icra süreçlerinin önüne geçerek borçluyu korumayı amaçlamaktadır.
- İlamsız İcra: Mevcut İİK’nın aksine, taslak ilamsız icra takibini başlatmak için belgeye dayanma zorunluluğu getiriyor. Artık, elinde alacağın doğduğu sebebi gösterir bir senet veya resmî dairelerce düzenlenmiş bir belge olmayan alacaklı, ilamsız icra yoluna başvuramayacaktır. Ayrıca, itirazın kaldırılması usulü tamamen kaldırılarak, borçlunun itirazının bertaraf edilmesi için tek yol itirazın iptali davası olarak belirlenmiştir.
- Elektronik Satış ve Rızai Satış: Taslak, hacizli malların satışını modern teknolojilere uyarlıyor. Artık satışlar, UYAP’a entegre bir elektronik satış portalı üzerinden açık artırma usulüyle yapılacaktır. İhalenin şeffaflığı ve katılımın artırılması hedeflenmektedir. Borçluya, haczedilen malını kendisinin satması için rızaen satış yetkisi verilmesi imkanı da genişletilerek getirilmiştir.
Konkordato ve Rehinli Alacaklar
Taslak, konkordato süreçlerine ilişkin de düzenlemeler getirmeyi amaçlamıştır. Konkordato komiserlerinin atanması ve görevleri daha spesifik hâle getirilmiş, komiserlerin denetimi için bilirkişilik bölge kurullarına yetki verilmiştir. En dikkat çekici değişikliklerden biri, konkordato projesinin kabulü için gereken alacaklı çoğunluk nisabının yeniden belirlenmesi ve alacaklılardan beklenen fedakârlık karşılığında pay sahiplerinin de katkı payı ödemesinin şart koşulabilmesidir. Ayrıca, rehinli alacaklılar, adi alacaklılardan ayrı bir müzakere sürecine tabi tutularak, alacaklarının yapılandırılması imkanı tanınmıştır.
Deniz Cebrî İcra
Gemilerin haczi ve satışı gibi deniz ticaretiyle ilgili konular, ayrı bir kitap altında toplanmıştır. Bu sayede, hem deniz ticaretinin kendine özgü yapısı korunmuş hem de ilgili hükümlerin daha anlaşılır ve bütüncül bir yapıda olması sağlanmıştır. Uluslararası sözleşmelere uyum kapsamında, deniz alacakları için gemilerin ihtiyati haczinde daha spesifik kurallar getirilmiştir.
Taslağın Getirdiği Olumlu Yönler
Yeni taslağın en önemli hedeflerinden biri, hukuki süreçleri basitleştirmek, anlaşılır kılmak ve uygulamayı kolaylaştırmaktır. Bu amaçla, 2004 sayılı İİK’nın bir labirente benzetilen kurallarından arındırılmış, açık ve anlaşılır bir metin oluşturulmuştur.
- Yetki ve Görev Netliği: Taslak, iflas ve konkordato davalarına bakmak üzere müstakil İflas Mahkemeleri kurulmasını öngörmektedir. Bu durum, uzmanlaşmayı artırarak bu davaların daha etkin ve hızlı bir şekilde sonuçlanmasını sağlayacaktır.
- İcra Takibine Şeffaflık: 2004 sayılı İİK’dan farklı olarak, ilamsız icra takibine başlamak için alacağın doğduğu sebebi ispata elverişli bir belge ile ispatlama zorunluluğu getirilmiştir. Bu sayede, kötü niyetli ve dayanaksız takiplerin önüne geçilmesi hedeflenmektedir.
- İhalenin Modernizasyonu: Hacizli malların satışı, UYAP’a entegre bir elektronik satış portalı üzerinden yapılacaktır. Bu sistem, ihalelere katılımı artırarak malların gerçek değerine yakın bir fiyattan satılmasını teşvik edecek ve şeffaflığı sağlayacaktır.
- Borçlunun Korunması: Taslak, ilk derece mahkemesi kararlarının kural olarak istinaf sürecinin tamamlanmasını beklemesini şart koşarak haksız icra süreçlerinin önüne geçmektedir. Ayrıca, borçluya haczedilen malını kendisinin satması için rızaen satış yetkisi verilmesi, malın değerinde satılması ihtimalini artırmaktadır.
- Konkordatoda Etkinlik: Konkordato sürecinde görev alacak komiserlerin denetimi için bilirkişilik bölge kurullarına yetki verilmiş, ayrıca projenin tasdiki için şirket hissedarlarından “katkı payı” talep edilebilmesi gibi yenilikler getirilmiştir. Bu durum, konkordatonun bir borçlu kaçışı” olarak kullanılmasının önüne geçmeyi amaçlamaktadır.
Taslağın Olası Olumsuz Yönleri
Taslak, birçok olumlu yenilik getirse de, uygulamada bazı potansiyel sorunlara yol açabilir.
- İlamsız İcrada Süreç Uzaması: İlamsız icrada belge zorunluluğu, elinde yazılı bir belge bulunmayan ancak haklı bir alacağı olan alacaklıları dava açmaya yönlendirebilir. Bu durum, alacak tahsil sürecini uzatarak iş hayatını olumsuz etkileyebilir.
- İlamlı İcrada Alacaklıların Gecikmesi: İlk derece mahkemesi kararlarının istinaf incelemesini bekleme zorunluluğu, alacaklıların alacaklarına kavuşma süresini uzatabilir. Bu gecikme, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin nakit akışını bozabilir.
- Yaptırımlarda Yeknesaklık Eksikliği: Bazı fiiller için öngörülen tazyik hapsi gibi yaptırımlarda alt ve üst sınırların belirlenmesinde henüz tam bir yeknesaklık sağlanamamıştır.
- Elektronik Satışta Katılım Engelleri: Elektronik satış sistemi ve rızai satış usulü, dijital okuryazarlığı düşük veya teknolojik imkânlara erişimi kısıtlı kişilerin sürece katılımını zorlaştırabilir. Rızai satışta borçluya verilen sürenin kısa olması, malın değerinde satılmasını engelleyebilir.
Sonuç
Cebrî İcra Kanunu Taslağı, icra ve iflas hukuku alanında önemli bir reformun sinyallerini vermektedir. Mevcut 2004 sayılı İİK’nın getirdiği karmaşıklığı gidermeyi, hukuki güvenliği ve adaleti artırmayı hedefleyen bu taslak, uygulamada karşılaşılan birçok soruna çözüm getirme potansiyeli taşımaktadır. Özellikle icra ve iflas süreçlerinin dijitalleştirilmesi, ihtisas mahkemelerinin kurulması ve borçlu-alacaklı arasındaki menfaat dengesinin daha net tanımlanması gibi hususlar, taslağın en güçlü yönleridir.
Ancak, yeni düzenlemelerin getirebileceği potansiyel olumsuzluklar da göz ardı edilmemelidir. Özellikle alacaklıların tahsilat sürelerinin uzaması ve teknolojiye erişimden kaynaklanabilecek katılım engelleri gibi konular, kanunun yürürlüğe girmesinden sonra titizlikle takip edilmeli ve gerekli düzenlemelerle giderilmelidir. Nihayetinde, bu taslağın hayata geçmesi, Türk hukuk sistemi için önemli bir dönüm noktası olacak ve icra hukuku alanındaki uygulamalara yeni bir soluk getirecektir.
Kaynakça:
2- https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.3.2004.pdf