Tanıma, yabancı bir mahkeme kararının kesin hüküm ve kesin delil etkisinin Türkiye’de kabul edilmesi anlamına gelirken, bir yabancı hakem kararının Türkiye’de icra edilebilmesi için, öncelikle bu kararın Türkiye’de tenfiz edilmesi gerekir. Yabancı hakem kararlarının Türkiye’de tanınması ve tenfizi; 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında kanunun (MÖHUK) ile, Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve İcrası Hakkındaki 10 Haziran 1958 Tarihli New York Sözleşmesi ile düzenlenmektedir.
Yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizinde daha çok; 157 devletin taraf olduğu ve Türkiye’nin de bazı çekincelerle onaylamış olduğu New York Sözleşmesi hükümleri uygulanmaktadır. Zira, 1958 tarihli New York sözleşmesi ve 5718 sayılı MÖHUK hükümleri yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizinde çoğunlukla paralellik göstermektedir.
Türkiye, New York Sözleşmesi’ni; sadece diğer bir taraf devlette verilmiş ve Türk hukuku uyarınca ticari olan uyuşmazlıklara ilişkin hakem kararlarının tenfizinde uygulayacağını beyan ederek onaylamıştır.
Tahkim sözleşmelerinin ve yabancı hakem kararlarının, tanınması ve tenfizine ilişkin gereklilikleri belirleyen New York Sözleşmesi, ticaret hukuku alanında en başarılı antlaşmalardan biri olarak kabul edilmiştir.
New York Sözleşmesi madde IV uyarınca; tanıma ve tenfiz talebinde bulunan taraf, başvuru sırasında; (i) Hakem kararının usulüne uygun olarak onaylanmış aslını veya bunun usulüne uygun olarak onaylanmış bir kopyasını ve (ii) II. maddede sözü edilen hakem sözleşmesinin aslı veya usulüne uygun olarak tasdik edilmiş bir örneğini sunmalıdır. Söz konusu karar veya anlaşma, kararın dayandığı ülkenin resmi dilinde yapılmamışsa, kararın tanınması ve tenfizi için başvuruda bulunan taraf, bu belgelerin bu dile tercümesini ibraz edecektir.
Yabancı hakem kararlarının tenfizinde hakem kararının esasını inceleme (révision au fond) yasağı bulunmakta olup, ilgili kural doğrultusunda, tenfiz talebinde bulunulan mahkeme, hakem kararının esasına ilişkin bir inceleme yapamaz; yalnızca hakem kararının mevzuatta öngörülen şartları taşıyıp taşımadığını değerlendirir.
Örneğin, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin, E. 2000/7171 K. 2000/7602 T. 09.11.2000 tarihli kararıyla bu husus açıkça belirtilmiştir. “Davalı tek sözleşme olmasına rağmen iki kere tazminata hükmedilmesini savunmanın dikkate alınmadığını gösterdiğini belirterek tenfiz talebinin bu nedenle de reddi gerektiğini savunmuştur. Bu iddia kararın esasına ilişkin olup, hakem kararının doğruluğunu inceleme yapma yasağı (revision au fond) kapsamında bulunduğundan tenfiz mahkemesine bu iddiaları inceleme yetkisi tanınmamıştır.”
New York Sözleşmesi madde V ise, tenfizin reddi sebeplerini ortaya koymaktadır;
Kararın tanınması ve tenfizi talebi; tanıma ve tenfizin talep edildiği yetkili makama aşağıdaki hususların kanıtlaması halinde reddedilebilir:
- Tahkim anlaşmasının, tarafların belirlemiş olduğu hukuka veya bu konuda bir anlaşma yoksa, kararın verildiği ülkenin hukukuna göre geçersiz olması veya tarafların ehliyetsiz olması,
- Aleyhine karar verilen tarafa, hakem ataması veya diğer usuli hususlarda usulüne uygun bildirim yapılmamış olması,
- Hakem heyetinin yetkisizliği halleri,
- Hakem heyetinin oluşumunda veya tahkim prosedürlerinde, tarafların anlaşmasına uygun olmama veya böyle bir anlaşma yoksa tahkimin görüldüğü yer hukukuna aykırılık halleri,
- Kararın henüz bağlayıcı hale gelmemiş olması, iptal edilmiş veya ertelenmiş olması,
- Uyuşmazlık konusunun tahkime elverişli olmaması ya da,
- Kararın tanınması veya tenfizinin o ülkeni kamu düzenine aykırılık teşkil edecek olması halleri.
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında kanun’un (MÖHUK) Ret sebepleri başlıklı 62. maddesi ise, ret sebeplerini aşağıdaki gibi düzenlemektedir;
(1) Mahkeme,
a) Tahkim sözleşmesi yapılmamış veya esas sözleşmeye tahkim şartı konulmamış ise,
b) Hakem kararı genel ahlâka veya kamu düzenine aykırı ise,
c) Hakem kararına konu olan uyuşmazlığın Türk kanunlarına göre tahkim yoluyla çözümü mümkün değilse,
ç) Taraflardan biri hakemler önünde usulüne göre temsil edilmemiş ve yapılan işlemleri sonradan açıkça kabul etmemiş ise,
d) Hakkında hakem kararının tenfizi istenen taraf, hakem seçiminden usulen haberdar edilmemiş yahut iddia ve savunma imkânından yoksun bırakılmış ise,
e) Tahkim sözleşmesi veya şartı taraflarca tâbi kılındığı kanuna, bu konuda bir anlaşma yoksa hakem hükmünün verildiği ülke hukukuna göre hükümsüz ise,
f) Hakemlerin seçimi veya hakemlerin uyguladıkları usul, tarafların anlaşmasına, böyle bir anlaşma yok ise hakem hükmünün verildiği ülke hukukuna aykırı ise,
g) Hakem kararı, hakem sözleşmesinde veya şartında yer almayan bir hususa ilişkin ise veya sözleşme veya şartın sınırlarını aşıyor ise bu kısım hakkında,
h) Hakem kararı tâbi olduğu veya verildiği ülke hukuku hükümlerine veya tâbi olduğu usule göre kesinleşmemiş yahut icra kabiliyeti veya bağlayıcılık kazanmamış veya verildiği yerin yetkili mercii tarafından iptal edilmiş ise, yabancı hakem kararının tenfizi istemini reddeder.
(2) Birinci fıkranın (ç), (d), (e), (f), (g) ve (h) bentlerinde yazılı hususların ispat yükü, hakkında tenfiz istenen tarafa aittir.
Yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizinde görevli mahkeme asliye mahkemesi, yetkili mahkeme ise, tarafların yazılı olarak kararlaştırdıkları yerdeki mahkemedir. Taraflar arasında böyle bir sözleşme yoksa davalının Türkiye’deki yerleşim yeri, yerleşim yeri yoksa sakini olduğu yer mahkemesi, sakini olduğu yer de yoksa davalının icraya konu teşkil edebilecek mallarının bulunduğu yer mahkemesidir. (MÖHUK m. 60/2).
Tanıma ve tenfiz taleplerinde MÖHUK uyarınca asliye mahkemelerinin görevli olduğu vurgulanmış olup, Asliye mahkemeleri ile asliye hukuk ve asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olması sonrasında verilen pek çok Yargıtay kararında iş, aile ve ticari uyuşmazlıklardan kaynaklanan husumetlerde verilen kararların çelişkili olduğu görülmüştür.
Yargıtay ticari dava niteliğindeki yabancı mahkeme kararının tenfizinde Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu kabul etmektedir.
Diğer taraftan Yargıtay, 2014 yılında vermiş olduğu bir kararla, aile hukukundan kaynaklanan yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi noktasında aile mahkemelerinin kesin olarak, kamu düzeninden kaynaklı görevli oldukları kararını vermiştir.
5235 sayılı Kanununda değişiklik yapan 6545 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizinde uyuşmazlığın ticari iş veya dava niteliğinde olup olmadığına bakılmaksızın görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu kabul edilmelidir.
MÖHUK m. 52/1 gereği, kararın tenfiz edilmesinde hukukî yararı bulunan herkes tenfiz isteminde bulunabilir. Bununla birlikte, m.55 düzenlemesine göre, tanıma ve tenfiz talepleri hakkında basit yargılama usulüne göre karar verilecektir.
Tenfizine karar verilen yabancı ilâmlar Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmlar gibi icra olunur. Yabancı hakem kararlarının tenfizinin düzenlendiği MÖHUK “Yerine getirme ve temyiz yolu” başlığını taşıyan 57/2 hükmü; Tenfiz isteminin kabul veya reddi hususunda verilen kararların temyizinin genel hükümlere tâbi olduğuna işaret etmektedir. Temyiz, yerine getirmeyi durdurur. Kanun yoluna ilişkin diğer konularda genel hükümlere atıf yapılmaktadır.
Bu hükümde kanun yolu olarak sadece temyizden söz edilmiş olması söz konusu kararlara karşı istinaf yolunun kapalı olduğu anlamına gelmemektedir. Tenfizin kısmen veya tamamen kabulü veya reddine ilişkin kararlar, ilk derece mahkemesi sıfatıyla verilen nihai kararlar olup, bu kararlara karşı, HMK md 341’e göre istinaf yoluna başvurulması mümkündür. Ve yine belirtmek gerekir ki, bu hükme dayanılarak, istinaf aşaması atlanmak suretiyle doğrudan temyiz yoluna da başvurulamayacaktır.
Yabancı hakem kararlarının Türkiye’de tanınması ve tenfizi, milletlerarası tahkim ilkeleri ile ulusal hukuk kuralları arasındaki dengeyi gözeten bir süreç olup özellikle uluslararası ticari ilişkilerde önemli bir rol oynamaktadır. Kamu düzenine aykırılık, savunma hakkının ihlali ve yetki konularının öncelikle değerlendirildiği tanıma ve tenfiz süreçleri New York Sözleşmesi’nin sağladığı çerçeve içerisinde hakem kararlarının uluslararası alanda uygulanabilmesini sağlamaktadır. Bu süreçlerin sorunsuz ilerlemesi için, ilgili yasal düzenlemelere ve usuli gerekliliklere titizlikle uyulması büyük önem taşımaktadır.
______________________
R.G. 12/12/2007, 26728
R.G. 21.5.1991, 20877
Kuru B, Medenî Usul Hukuku El Kitabı II (Yetkin 2020)
Erçetin A, Mercan C, 2018, Yabancı Hakem Kararlarının Tenfizi, Kolcuoğlu Demirkan Koçaklı Hukuk Bülteni,
Sezen M, 2018, New York Sözleşmesi’nin 60 Yılı, Erdem&Erdem Bilgi Bankası,
Dehmen M, 2020, Yabancı Hakem Kararlarının Tenfizi İstemi Hakkında Türk Mahkemelerince Verilen Kararlara Karşı Kanun Yolları, Public and Private International Law Bulletin, n, 40(2): 1433–1476,
Deynekli A, 2015, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 16, Özel Sayı 2014, s. 105-122 Yabancı Hakem Kararlarının Türkiye’de Tanınması ve Tenfizinde Karşılaşılan Sorunlar, 105-122
Özel S, Yabancı Hakem Kararlarının Tenfizine Engel Bir Durum: Tahkim Sözleşmesinin Geçersiz Olması, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi – HAD, C.23, S.1, 304-323