Günümüzde bilgisayar programları ve yazılımlar, özellikle yapay zekâ ve dijitalleşme süreçleriyle birlikte ciddi yatırımların odağında yer almakta ve dijital teknolojilerin ayrılmaz bir unsuru hâline gelmektedir. Bu yapıların yalnızca işlevsel araçlar olmaktan öteye geçip yaratıcı yönler de içermesi, onları fikrî mülkiyet hukuku bakımından değerlendirmeyi gerektirmektedir. Zira bu tür dijital ürünler, sahibinin bireysel katkısını ve yaratıcılığını barındırmakta; dolayısıyla hukuken korunması gereken eser niteliği taşımaktadır.
Bilgisayar programı ve yazılım kavramları, literatürde zaman zaman birbirinin yerine kullanılsa da aralarındaki kapsam farkı dikkat çekmektedir. Yazılım, bilgisayar programlarını da içeren daha geniş bir çerçevede değerlendirilmekte; bu nedenle her iki terimin ayrı ayrı tanımlanması, anlam ve kapsam ayrımını netleştirmek açısından yerinde olacaktır.
Bilgisayar Programı kavramı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun (FSEK) 1/B maddesinin (g) bendinde; belirli bir işlemi gerçekleştirmek amacıyla bilgisayar sistemine yönelik olarak düzenlenmiş komutlar dizisi ve bu dizinin hazırlanmasına yönelik çalışmaları kapsayan bir yapı olarak tanımlanmıştır.
Yazılım kavramına ise 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu’nda yer verilmiş olup, 2011 yılındaki değişiklikle birlikte; çeşitli cihazlar üzerinde işlem yapılmasını sağlayan komut dizileri ile birlikte bu yazılımların kod listeleri, kullanım kılavuzları, lisanslama ve devretme gibi teslim yöntemlerini de içerecek biçimde tanımlanmış, yazılımı daha geniş bir sistem bileşeni olarak ele almıştır.
Bu bağlamda yazılım, yalnızca kaynak kodlarıyla sınırlı olmayan; işletimden, kılavuzlara ve hak devrine kadar birçok unsuru bünyesinde barındıran kapsamlı bir yapıdır.
1. Fikrî Mülkiyet Hukukunun Temel Yapısı
Fikrî mülkiyet hukuku, kişilerin yaratıcı çalışmalarından doğan hakların tanınmasını ve korunmasını amaçlayan bir hukuk alanıdır. Bu alan iki temel gruba ayrılır: telif hakları ve sınai mülkiyet hakları. Telif hakları, edebiyat, müzik, sanat gibi alanlarda üretilen eserleri; patent hakları ise teknik buluşları ve yenilikleri kapsamaktadır.
Bilgisayar programları, somut teknik işlevlerin ötesinde yaratıcı içerikler taşıması nedeniyle genellikle telif hakkı koruması kapsamında değerlendirilir. Bununla birlikte, teknik bir çözüm üreten özgün yapılar içermesi durumunda, sınırlı ölçüde patent koruması da mümkün olabilir. Ancak yazılımların patentlenebilirliği, sistemsel farklılıklar nedeniyle ülkeden ülkeye değişiklik göstermektedir.
2.Telif Hakkı ile Korunması
Telif hakkı koruması, eser sahibine eser üzerindeki çoğaltma, yayma, işleme ve kamuya iletim gibi temel hakları sağlar. Yazılımlar da, özgün ve bireysel bir çabanın ürünü olmaları koşuluyla bu haklardan faydalanabilir.
FSEK’in ilgili hükümleri çerçevesinde, bu haklar bazı durumlarda sınırlandırılabilmektedir. Örneğin; FSEK m.30 (Kamu Düzeni), m.31 (Genel Menfaat), m.34 (Eğitim Amaçlı Kullanım) ve m.35 (İktibas Serbestisi) gibi maddeler, kamu yararı doğrultusunda sınırlama getiren düzenlemelerdir.
3. Uluslararası Düzenlemeler Çerçevesinde Koruma
Bilgisayar programlarının uluslararası düzeyde korunması, çeşitli anlaşmalarla güvence altına alınmıştır. Özellikle Bern Sözleşmesi, yazılımların “ilim ve edebiyat eserleri” kapsamında değerlendirilebileceğini belirtmiş; bu yaklaşım daha sonra TRIPS Anlaşması ile detaylandırılmıştır. TRIPS m.10/1’de, bilgisayar programları hem kaynak hem de nesne kodları üzerinden koruma altına alınmıştır.
WIPO Telif Hakları Anlaşması da (WCT), Bern Sözleşmesi’ni esas alarak her formatta bilgisayar programlarının telif hakkı kapsamında olduğunu teyit etmiştir. Avrupa Birliği özelinde ise, 91/250 sayılı Direktif ve sonrasında 2009/24/EC sayılı Direktif, bilgisayar programlarının telif koruması altında değerlendirilmesi yönünde açık hükümler getirmiştir.
Amerikan hukuk sisteminde ise süreç, US Copyright Office‘in yazılımları eser olarak tescil etmesiyle başlamış, CONTU Komisyonu tarafından geliştirilen önerilerle devam etmiş ve mahkeme kararlarıyla şekillenen Anglo-Sakson sistemi içinde evrilmiştir.
4. Türkiye’de Bilgisayar Programlarının Korunması
Türkiye’de bilgisayar programları, 5846 sayılı FSEK kapsamında korunmaktadır. Kanunun 1995 ve 2001 yıllarında yapılan değişiklikleriyle, yazılımlar açıkça “ilim ve edebiyat eseri” kategorisinde değerlendirilmiştir. Bu kapsamda, yazılım kodları da dahil olmak üzere, yaratıcı düzenlemeler koruma altına alınmıştır.
Yazılımın korunabilir olması için özgünlük taşıması gereklidir. Buna karşın, sadece teknik işlev içeren veya fikrin kendisini ifade etmeyen öğeler koruma dışındadır. Örneğin; algoritmalar ya da bir yazılımın sadece işlevsel yönleri, telif hakkı kapsamında değerlendirilmez. Bunun nedeni, telif hakkının fikrin değil, fikrin ifade biçiminin koruma altına alınmasını esas almasıdır.
5. Yargıtay İçtihatlarında Değerlendirme Ölçütleri
Yargıtay’ın yazılımlar üzerindeki tecavüz davalarına ilişkin kararları incelendiğinde; yalnızca yüzeysel benzerliklerin yeterli görülmediği, yazılımın yapısal öğeleri, kaynak kodları, mimarisi ve arayüzleri üzerinden kapsamlı bir değerlendirme yapıldığı anlaşılmaktadır. 2016 tarihli bir kararda da, sadece fonksiyonların benzerliğinin değerlendirilmesini yeterli görmeyip, doğrudan kaynak kod karşılaştırması yapılmaksızın verilen kararın eksik incelemeye dayandığı ifade edilmiştir.
6. Yazılım Lisansları ve Açık Kaynak Kod
Yazılımlar genellikle lisans sözleşmeleriyle birlikte dağıtılır. Kapalı kaynak lisanslar, yazılımın sadece kullanım hakkını tanırken; açık kaynak lisansları, kaynak koduna erişim ve değişiklik yapma olanağı sunar. Ancak açık kaynak dahi olsa, ilgili lisans hükümlerine uyulmadan yapılan kullanımlar, FSEK kapsamında hak ihlali anlamına gelir. Bu nedenle her yazılım, lisans koşulları çerçevesinde değerlendirilmelidir.
7. Patent Koruması ve Teknik Unsurlar
Telif hakkına ek olarak yazılım patentlerinin de gündeme geldiği durumlar olabilir. Ancak Türkiye’de Avrupa sistemiyle paralel olarak, yalnızca teknik etkisi bulunan yazılımlar için patent başvurusu kabul edilmektedir. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’na göre, teknik katkı sunmayan yazılım yapılarına patent verilmesi mümkün değildir.
Bir yazılımın patentlenebilir olması için; yenilik (m.83/1), buluş basamağını aşması (m.83/5) ve sanayiye uygulanabilirlik (m.83/6) kriterlerini karşılaması gerekir. Aksi hâlde, salt yazılımsal fikir ya da algoritmalar, patent korumasından yararlanamaz.
Kaynakça
- Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (1951).
- Türk Patent ve Marka Kurumu. (n.d.). Patent Başvurusu ve Bilgisayar Programı. https://www.turkpatent.gov.tr
- Gürkaynak, A. (2010). Fikri Mülkiyet Hukuku ve Bilgisayar Programları. İstanbul: Beta Yayınları.
- Eser, M. (2015). Telif Hakkı ve Yazılım Hukuku. Ankara: Seçkin Yayıncılık.
- Sloane, M. (2011). Software Patents and Their Protection. Oxford University Press.
- Suluk, C., Karasu, R., & Nal, T. (2021). Fikri Mülkiyet Hukuku. Ankara: Seçkin Yayıncılık.
- Emrağ, S. K. (2024). Fikri Mülkiyet Hukukunda Bilgisayar Programlarının Korunması