Türkiye’deki mahkemelerin görev alanlarına ilişkin olarak mevcut mevzuat kapsamında vergi uyuşmazlıklarına ilişkin davalar, idari yargı örgütlenmesi içindeki Vergi Mahkemelerinde görülmektedir. 2576 sayılı Kanun’un 6’ncı maddesi uyarınca vergi mahkemelerinde, genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları ve bunların tahsiline ilişkin olarak 6183 sayılı Kanun kapsamındaki uyuşmazlıklar çözümlenir. Vergi mahkemelerinde dava açıldığında ise mahkemeler İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14’üncü maddesi kapsamında dava dilekçesinin ilk incelemesi yapılır. Bu inceleme, dava dilekçesinin reddedilmesi ihtimalini taşıması nedeniyle önemlidir.
İYUK md 14 uyarınca;
Dava dilekçeleri, Danıştay’da daire başkanının görevlendireceği bir tetkik hâkimi, idare ve vergi mahkemelerinde ise mahkeme başkanı veya görevlendireceği bir üye tarafından:
- a) Görev ve yetki,
- b) İdari merci tecavüzü,
- c) Ehliyet,
- d) İdari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı,
- e) Süre aşımı,
- f) Husumet,
- g) İYUK 3 ve 5 inci maddelere uygun olup olmadıkları, yönlerinden sırasıyla incelenir.
İncelenen yukarıdaki başlıklarda bir aksaklık görülmesi durumunda İYUK 15 uyarınca;
- a) İYUK 14/3/a bendine göre adli yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine; idari yargının görevli olduğu konularda ise görevli veya yetkili olmayan mahkemeye açılan davanın görev veya yetki yönünden reddedilerek dava dosyasının görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesine,
- b) İYUK 14/3/c, 14/3/d ve 14/3/e bentlerinde yazılı hallerde davanın reddine,
- c) İYUK 14/3/f bendine göre, davanın hasım gösterilmeden veya yanlış hasım gösterilerek açılması halinde, dava dilekçesinin tespit edilecek gerçek hasma tebliğine,
- d) İYUK 14/3/g bendinde yazılı halde otuz gün içinde 3 ve 5 inci maddelere uygun şekilde yeniden düzenlenmek veya noksanları tamamlanmak yahut (c) bendinde yazılı hallerde, ehliyetli olan şahsın avukat olmayan vekili tarafından dava açılmış ise otuz gün içinde bizzat veya bir avukat vasıtasıyla dava açılmak üzere dilekçelerin reddine,
- e) İYUK 14/3/b bendinde yazılı halde dilekçelerin görevli idare merciine tevdiine,
karar verilir.
İYUK 15’inci maddesinin bu düzenlemesi, dava dilekçesindeki sorunların bazılarının davanın reddi sonucunu doğuracağını, bazılarının ise düzeltilebilir hatalar olduğunu göstermektedir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, vergi mahkemesi davanın adli yargıda çözümlemesi gereken bir uyuşmazlık olduğunu görürse davayı reddedecektir. Uyuşmazlığın idari yargı içinde kalmakla birlikte çözüm yeri anlamında görev ve yetki bakımından bir sorun görülmesi durumunda ise görevli/yetkili idare mahkemesine veya yetkili vergi mahkemesine dosyanın gönderilmesine karar verilmektedir. Bu durumda dava açılmıştır ancak görevli veya yetkili olduğu yargı mercii değişmiş olmaktadır.
İYUK 15 kapsamında dilekçe ilk inceleme kararlarından en önemlileri elbette ki davanın reddi sonucunu doğuran durumlardır. Bunlar 14’üncü maddede yer alan c) Ehliyet, d) İdari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, e) Süre aşımı, başlıklarıdır.
Vergi mahkemesi davacının iptali istenen işlem bakımından dava ehliyetinin bulunmadığına karar verirse dilekçe red kararı davanın reddi niteliğinde olacaktır. Aynı şekilde davacının dava konusu yaptığı işlem idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olmaması durumunda dava reddedilecektir. Örneğin, mükellef hakkında takdir komisyonuna sevk kararı sonrasında takdir komisyonun verdiği karar neticesinde gerçekleşen tarh işleminin değil de doğrudan takdir komisyonu kararının iptali şeklinde kaleme alınan dava dilekçeleri takdir komisyonu kararları kesin ve yürütülebilir işlem niteliğinde olmadığından reddedilecektir. Davanın reddi sonucunu doğuran diğer başlık ise süre aşımıdır. Davanın açılması için gerekli sürenin aşılması durumunda hak düşürücü bir etki ile dava reddedilecektir. Örneğin, mükellefe 6183 sayılı Kanun kapsamında bir vergi borcu nedeniyle tebliğ edilen ödeme emrine 6183 sayılı Kanun’un sistematiğine göre tebliğinden itibaren 15 gün içinde dava açılması gerekirken İYUK kapsamında dava açma süresinin 30 gün olduğu düşünülerek 16’ncı gün dava açılması, mükellef bakımından davanın reddi sonucunu doğuracak bir hataya dönüşecektir.
Aşağıda bazı kısa bilgilendirmelerle ilk inceleme konularına değinmekte de yarar vardır
İdari Merci Tecavüzü
Zorunlu idari başvuru yolunun söz konusu olduğu durumlarda vergi mahkemesinde doğrudan dava açılması halinde mahkemeler dilekçe ilk inceleme aşamasında idari merci tecavüzünü tespit ederek konun önce idari başvuru yolu tüketilerek yargı organına taşınmasına karar verecektir. Örneğin gümrük uyuşmazlıklarında zorunlu idari başvuru yolu mevcut olduğundan bir gümrük vergisi uyuşmazlığında vergi mahkemesi öncelikle gümrük bölge müdürlüğüne itiraz yapılıp yapılmadığına bakacak sonrasında itiraz yapılmamış olması durumlarında idari merci tecavüzünü tespit edecektir. Bu durumda zorunlu idari başvuru yolu tüketilmeden yargılama aşamasına geçilmesi mümkün olamayacaktır.
Ehliyet
Vergi mahkemelerinde dava açabilmek için İYUK md 2 uyarınca kişisel menfaatin ihlal edilmiş olması kriteri aranacaktır. Bu anlamda örneğin bir mali müşavirin bir vergi mükellefi hakkındaki tarh işleminin iptali için dava açamayacağı aşikardır. Vergi yargılamasında vergi yükümlüsü ve vergi sorumlusu arasındaki ilişki bakımından süregelen ehliyet tartışması bir yana bırakılacak olursa vergi davası açabilmek için İYUK md 2 ve VUK md 377 kapsamında ehliyete sahip olunması gerekir. Bu anlamda mükellefler ve kendilerine vergi cezası kesilenler, tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karşı vergi mahkemesinde dava açabilirler.
Dava Açma Süresi
Vergi mahkemelerinde dava açma süresi tarh işleminin iptali söz konusu olduğundan ilgili işlemin tebliğinden itibaren 30 gündür. Elektronik tebligat 5 gün +30 gün şeklinde bir sistem yaratmıştır. Elektronik tebligatın 5’inci günün sonunda tebliğ edildiği kabul edilmektedir.
Vergi Usul Kanunu’nun 116 vd maddelerinde düzenlenen hata düzeltme başvurusunun reddi işleminin iptali konulu bir davanın söz konusu olabilmesi için hata düzeltme ve şikayet aşamalarının geçilmesi gerekecektir ve ayrıca hata düzeltme başvurusu tarh zamanaşımı içinde yapılmalıdır. Hata düzeltme başvurusuna 30 gün içinde cevap verilmezse veya cevap verilir ve reddedilirse 60 gün içinde şikâyet yoluna başvurmak gerekmektedir. Şikâyet başvurusuna da 30 gün içinde cevap verilmezse veya cevap verilir ve başvuru reddedilirse 30 gün içinde dava açmak gerekmektedir. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında bir ödeme emri tebliğ edildiğindeyse 15 günlük bir dava açma süresinin olduğu unutulmamalıdır.
Görüldüğü gibi vergi uyuşmazlıkları bakımından farklı süreler söz konusu olabilmektedir. Bu nedenle her durumda o konuyla ilgili mevzuatın dikkatle incelenmesinde yarar vardır.
İdari Davaya Konu Olacak Kesin ve Yürütülmesi Gereken Bir İşlem Olup Olmadığı
Vergi mahkemelerinde bir vergi uyuşmazlığının görülebilmesi için ilgili işlemin kesin ve yürütülebilir nitelikte olması gerekir. Vergi hukuku alanında bu tür işlem niteliğinde olmadığı için iptal davasına konu olamayan en önemli örnek takdir komisyonu kararlarıdır. Elbette ki, takdir komisyonlarının hukuka aykırı kararları bir vergi davasında tartışma konusu yapılabilir, ancak dava konusu takdir komisyonu kararına dayanılarak gerçekleşen tarh işleminin iptali olacaktır. Mükelleflerin takdir komisyonu kararlarını kesin ve yürütülebilir işlem niteliği taşımadığı için iptal davasına konu edememelerinin yanında idari yargı içinde tek örnek olarak vergi dairesinin ilgili takdir komisyonu kararının iptali için vergi mahkemesinde dava açması mümkündür. Böylece ayrıksı bir örnek olarak vergi dairesinin davacı sıfatında olduğu bir dava söz konusu olacaktır.
Zamanaşımı
VUK 114’üncü maddesi uyarınca,
Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar.
Şu kadar ki, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması, zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı mezkûr komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren kaldığı yerden işlemeye devam eder. Ancak işlemeyen süre her hâl ve takdirde bir yıldan fazla olamaz.
Şarta bağlı istisna veya muafiyet uygulamaları sonucu kısmen veya tamamen alınmayan vergilere ilişkin zamanaşımı süresi, istisna veya muafiyet şartlarının ihlâl edildiği tarihi takip eden takvim yılı başından itibaren başlar.
Damga vergisine tabi olup vergi ve cezası zamanaşımına uğrayan evrakın hükmünden tarh zamanaşımı süresi dolduktan sonra faydalanıldığı takdirde mezkür evraka ait vergi alacağı yeniden doğar.
VUK’ta düzenlenen zamanaşımı, mükellefleri, vergi idaresine karşı tarh işleminin gerçekleştirilmesi için belirli bir süreyle sınırlı olunması gerekliliğiyle korumaktayken, vergi idaresinin de mükelleflerin hata düzeltme başvurularına karşı zamansal bir sınırlamaya tabi olması anlamında karşılıklı bir hukuki anlam taşımaktadır.
Konunun ayrıntıları elbette oldukça fazladır ancak özetle İYUK md 14 ve md 15’in oldukça önemli maddeler olduğu açıktır. İdare ve vergi mahkemelerinde dava açıldığında gerçekleşen ilk inceleme, dilekçe red kararlarına da dönüşebilen sonuçları nedeniyle önem verilmesi gereken bir konudur.