Giriş:
2004 Sayılı 09.06.1932 Kabul Tarihli İcra ve İflas Kanunu’nda (“Kanun”,“İİK”) düzenlenen tazminat türlerinin başlıcaları icra inkâr tazminatı ve kötü niyet tazminatıdır. Bunlara ek olarak Kanun’da özel olarak düzenlenen başka tazminatlar da yer almaktadır. Bu düzenlemeleri örneklendirmek gerekirse bunlar: İİK m. 68 ile düzenlenen itirazın kaldırılması davalarında hükmedilen tazminat, İİK m. 69 gereği borçtan kurtulma davasında hükmedilen tazminat, İİK m. 72 ile düzenlenen menfi tespit davasında hükmedilen tazminat, İİK m. 89 ile düzenlenen tazminat, İİK m. 97 ile düzenlenen istihkak davası sonunda hükmedilen tazminat, İİK m. 169 ve 170 gereği hükmedilen tazminatlar olarak sıralanabilir.
İcra İnkâr Tazminatı:
İcra inkâr tazminatı, Kanun’un 67/2. maddesinde düzenlenmektedir. (“Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.”) İcra inkâr tazminatı; alacağını tahsil edemeyen alacaklının, icra takibi başlatması ve bu kapsamda başlatılan icra takibine borçlu tarafından haksız ve hukuka aykırı şekilde itiraz edilmiş olması neticesinde alacaklının alacağına daha geç ulaşmasına neden olması sebebiyle borçlu aleyhine hükmedilen bir tazminattır. Yargıtay, icra inkâr tazminatının amacını aşağıda yer verilen kararda açıklamıştır.
- Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2016/8332 E., 2017/18359 K. sayılı, 28.12.20217 tarihli kararı: “…İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesinde düzenlenen icra inkâr tazminatının amacı alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik haksız itirazları önlemektir. İtirazın iptali davasında borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse istek halinde alacaklı yararına, eğer davalı borçlu haklı çıkar ve dava reddedilirse takibinde haksız ve kötü niyetli olması koşulu ile yine istek halinde borçlu yararına tazminata hükmedilir. Yasa ile güdülen amaç borçlu olduğu miktarı bilebilecek durumda olan borçlunun ödeme emri üzerine icra borcunu inkâr etmesini önlemek, gerçekte alacaklı olmayan alacaklının da borçluya zarar vermesini engellemektir. …”
İcra inkâr tazminatına hükmedilmesinin şartları: Alacaklının ilamsız icra takibi başlatması, borçlunun ödeme emrine itiraz etmiş olması, itirazın iptali ya da itirazın kaldırılması davasının süresi içinde açılmış olması, alacaklı tarafından icra inkâr tazminatı talebinde bulunulması, borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmesidir. Bu şartlara ek olarak mahkemece icra inkâr tazminatına hükmedilmeden önce bakılacak en önemli nokta ise alacağın likit olması olacaktır.
Likit Alacak Kavramı:
Likit alacak kavramına da kısaca değinmek gerekirse, bir alacağın likit olarak adlandırılabilmesi için alacağın belli ve belirlenebilir olması gerekmektedir. Yerleşik Yargıtay kararlarında likit alacak kavramı tanımlanmıştır. Likit alacak tanımı ile ilgili örnek kararlardan bazıları şu şekildedir:
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, 2012/838 E., 2012/715 K., 17.10.2012 tarihli kararı: “…Genel bir kavram olarak “likid (ligiude) alacak”; “tutarı belli (muayyen), bilinebilir, hesaplanabilir alacaktır”. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için; ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa, likit bir alacaktan söz edilemez (YHGK 14.07.2010 gün ve 2010/19-376 Esas, 397 K. sayılı ilamı). …”
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2010/376 E., 2010/397 K., 14.07.2010 tarihli kararı: “…Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ise; ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa, likit bir alacaktan söz edilemez. Diğer bir anlatımla, icra inkâr tazminatı, alacaklının genel mahkemede açtığı itirazın iptali davası sonucunda borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmesi durumunda alacaklı yararına hükmolunan icra hukukuna özgü bir tazminattır. Borçlunun ne kadar borçlu olduğunun saptanması ve itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesi ön koşuldur. Borçlunun ödeme emrine karşı itirazın yapıldığı andaki durumu itibariyle haksızlığı saptanacak ancak haklı çıkma durumuna uygun alacak miktarı esas alınarak alacaklı yararına icra inkâr tazminata hükmedilmesi gerekecektir. …”
Kötü niyet Tazminatı:
İcra ve İflas Kanunu’nda (mevcut durumda 67. maddede) uzun bir süre boyunca tek taraflı tazminat düzenlemesi yer almakta idi. Kanun’da yapılan değişiklikler ile borçlu lehine de bir tazminat düzenlemesi yapılmak suretiyle ilgili hüküm çift taraflı hale getirilmiştir. Borçlu lehine olan kötü niyet tazminatı uzun yıllar sonra kanunumuza girmiş, denge kurulmak istenmiş ve neredeyse her kanun değişikliğinde bu denge gözetilmiştir. Alacaklı ve borçlu arasındaki eşitsizlik zamanla ortadan kaldırılmıştır. Kötü niyet tazminatı, gerek doktrinde gerekse çok sayıda Yargıtay kararında tanımlanmış olup ilgili karar örneğine aşağıda yer verilmektedir. (Durul, H. (2021) İcra İflas Hukukunda Tazminatlar Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, Medipol Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü)
- Yargıtay Kararı – HGK., E. 2005/286 K. 2005/268 T. 27.4.2005:“…2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2.fıkrasında; “(Değişik: 9/11/1988 – 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Hükmüne yer verilmiştir. Böylece, alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi, açıkça, takibin kötü niyetle yapılmış olması koşuluna bağlanmıştır. Hemen belirtilmelidir ki, alacaklının icra takibini kötü niyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır. Öğretiye ve Yargıtay uygulamasına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklı, kötü niyetli kabul edilir. Örneğin, alacağı kendisine tamamen ödenmesine rağmen icra takibine girişen veya kefil hakkında kefalet limitinin üzerindeki bir miktar için takip yapan alacaklı, İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesi anlamında kötü niyetli sayılmalıdır. (Bu konudaki bilimsel görüşlere ve Yargıtay uygulamasına örnek olarak: İlhan E.Postacıoğlu, Ödeme Emrine İtirazın İptali Mevzuunda Bazı Zaruri Açıklamalar, Batider, 1980, C:X, S:4, sayfa: 971-973; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.6.1980 gün ve 1979/9-82 esas,1980/2073; 10.04.2002 gün ve 2002/19-282 Esas-2002/299 karar sayılı kararları)”
Kötü niyet tazminatının amacı doktrinde haksız takiplerin önüne geçmek olarak açıklanmıştır. Kanun’a eklenen bu düzenleme ile hem icra müdürlüklerinin iş yükünün azaltılması amaçlanmış hem de alacaklıya haksız bir takip başlatılması halinde bu durumdan zarar göreceği gösterilmek istenmiştir. Esasında, kötü niyet tazminatı ile borçlunun borcu yokken sebepsiz yere icra takibiyle uğraşmak durumunda kalmasının bir sonucu olarak alacaklının bu hususta cezalandırıldığı da düşünülebilir.
Kötü niyet tazminatının şartları: Borçlunun ilamsız icra takibi ile karşılaşması, borçlunun itirazı neticesinde duran bir takibin olması, icra takibine yapılan itiraz neticesinde açılan davada borçlu lehine bir karar verilmesi, davalı borçlunun kötü niyet tazminatı talebinde bulunması ve alacaklının takibinde haksız ve kötü niyetli olmasıdır. İlamsız bir icra takibinin bulunması kötü niyet tazminatının başlıca şartıdır. İlamlı icra takiplerinde ise icra inkâr tazminatına hükmedilemeyeceği için kötü niyet tazminatına da hükmedilemeyeceği Yargıtay kararlarında açıklanmıştır. Örnek karar aşağıda yer almaktadır.
- Yargıtay Kararı – 8. HD., E. 2015/13915 K. 2017/17104 T. 19.12.2017: “…İlamlı takiplerde istemin kabulü ya da reddi halinde kötüniyet tazminatı verileceğine ilişkin İİK’nun 33 ve devamı maddelerinde bir yasal düzenleme bulunmadığından icra mahkemesince kötü niyet tazminatına hükmedilemez.
Kural olarak, mahkeme tarafından verilecek kararda kötü niyet tazminatına hükmedilmesi için tazminatın borçlu tarafından talep edilmiş olması şarttır. Bu kuralın istisnası ise İcra ve İflas Kanunu’nun 170/4. maddesinde düzenlenen kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte imzaya itiraz incelemesi neticesinde verilen kararlardır. Şöyle ki; icra hukuk mahkemesi tarafından imzaya itiraz incelemesi yapıldığı halde itiraz incelemesi neticesinde haksız çıkan taraf aleyhine tazminata hükmedilmesi için diğer tarafın talep etmiş olması şart değildir. İlgili hüküm şu şekildedir: “İcra mahkemesi, itirazın kabulüne karar vermesi hâlinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde alacaklıyı senede dayanan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata ve alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkûm eder. Alacaklı genel mahkemede dava açarsa, para cezasının tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve bu davayı kazanırsa hakkında verilmiş olan para cezası kalkar.”
Sonuç:
2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu kapsamında icra inkâr tazminatı ve kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için aranan şartlar yazımız içeriğinde açıklanmış olup uygulamada da Yargıtay kararlarından anlaşılacağı üzere sıkça bu taleplerin uyuşmazlık konusu haline geldiği görülmektedir. Kanun maddesi açık olup gereken şartların sağlanması halinde mahkemeler tarafından verilen kararlarda alacaklı lehine veya borçlu lehine tazminata hükmedilmesi mümkündür.
Kaynakça:
Durul, H. (2021) İcra İflas Hukukunda Tazminatlar Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, Medipol Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Mevzuat Bilgi Sistemi, (https://www.mevzuat.gov.tr/)
Yargıtay Kararı,
(https://www.lexpera.com.tr/ictihat/yargitay/3-hukuk-dairesi-e-2016-8332-k-2017-18359-t-28-12-2017)
Yargıtay Kararı,
(https://www.lexpera.com.tr/ictihat/yargitay/hukuk-genel-kurulu-e-2010-19-376-k-2010-397-t-14-07-2010)
Yargıtay Kararı,
(https://www.lexpera.com.tr/ictihat/yargitay/hukuk-genel-kurulu-e-2012-9-838-k-2012-715-t-17-10-2012)
Yargıtay Kararı,
(https://www.lexpera.com.tr/ictihat/yargitay/8-hukuk-dairesi-e-2015-13915-k-2017-17104-t-19-12-2017)
Araştırma Makalesi, (https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1981462)